17 Ocak 2012 Salı

Büyüyen karnım...

Çok büyük bir karın...
"Büyüklerin dünyasını hor görme" ergen davranışlarından biriymiş meğer. Ben anne olana kadar böyleydim. Hamileliği bir şekilde garipserdim. Belki de çevremde o kadar çok hamileliğini çook önemseyen kadın vardı ki ben de otomatik bir reaksiyon oluştu. Biraz burun bükme, biraz acıma..."Hayatı buraya kadarmışşşş yazııık, ne gerek var anne olmaya, bu sorumluluğa değer mi? Artık gezip tozamayacak tüh ve vah...Kilo alacaklar yazık yazık" vs vs. Hamile yanından, çocuklu arkadaş civarından bir topuklama durumu...

Hamileliğim kesinlikle planlı bir hamilelik değildi. İlk duyduğumda da,  ilk 4-5 ayda da benzer duygularım geçmedi. Ha ek olarak derin bir endişe. "Ne biçim bir anne olacağım ben?  Millet anne karnındaki bebeğini okşayıp severken, ben büyüyen karnımdan utanıyorum. Kesin iğrenç bir anne olacağım. Kızım da psikopat olacak tüh tüh" Hamile kıyafeti alırken utanıyordum valla.

Allahtan geçti bu duygular, şimdi kızıma bakıp o duyguların ne kadar da önemsiz olduğunu anlıyorum. O kadar değişik ki onunla olmak, büyüdüğünü görmek. Koca karnımdan çıkıp gün be gün terliksi hayvandan insana dönüştüğünü görmek. Terliksi hayvan diyorum çünkü hamilelik ve sonrasındaki gelişimi insanın evrimi gibi. Tek hücreliden çıkıp, amorf bir çok hücreliye dönüşmesi, balıksı görüntü, en nihayetinde küçük bir insan haline gelmesi. Evrim onu süper sevimli olmaya planlamış. Nasıl sevilmez? Nasıl önemsenmez? Artık aklıma gelmiyor böyle düşünceler. Demek ki evrim beni de anne olmaya programlamış. Gerisini çok düşünmeye gerek yok.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder