26 Şubat 2013 Salı

Sağlıklı Çocuk yetiştirmek üzerine temel sorular 2

Bir önceki yazımda kafamdaki soruların bazılarını yazmıştım. Sağlıklı tanımı ve kültür karışık bir tablo çiziyor. Peki buradan yola çıkarak devam ediyorum. Yaşadığımız ülkenin kültürü nasıl bir kültür? Bu kültüre uygun sağlıklı çocuk nasıl yetiştirilir?

Yüksek sesle konuşur gibi yazıyorum. Ülkemizde Anadolu kültürü diye bahsedilen kültürün en temel özelliği sanırım misafirperverlik. Bunun dışında iyilik, hoşgörü, büyüğe saygı, küçüğe sevgi gibi turistik başka kalıplarda dilimin ucuna geliyor. Ama günlük yaşantıma baktığımda aksine korkunç bir hoşgörüsüzlük, kabalık, sevgisizlik, hiç kimseye kendine bile değer vermeme görüyorum. Gazetelere baktığımda ise daha da korkunç bir şiddet ve kendinden güçsüz bulduğun herkesi ezme, yok etme, linç etme... Bunlar bir toplumun kültürü sayılabilir mi?
Hemen gene wikipedia'ya soruyorum. Kültür nedir? (http://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%BClt%C3%BCr)


"Kültür farklı anlamları olan bir terimdir.
İnsana ilişkin bir kavram olarak kültür, tarih içerisinde yaratılan bir anlam ve önem sistemidir. Bir grup insanın bireysel ve toplu yaşamlarını anlamada, düzenlemede ve yapılandırmada kullandıkları inançlar ve adetler sistemidir.
Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre ise, kültür (ekin, eski dilde hars) kavramının tanımı şu şekildedir:
“Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü."

Yukarıdaki tanıma bakarak yaşadığım ülkenin kültürünü günlük hayatımda edindiğim tecrübelerle tanımlayacak olursam tek kelimelik bir tanım buluyorum: hoşgörüsüzlük

Sağlıklı Çocuk yetiştirmek üzerine sorduğum sorulara geri dönüyorum. O zaman bu kültür içinde sağlıklı ve mutlu olabilmesi için çocuğumu aynı şekilde tahammülsüz ve hoşgörüsüz mü yetiştirmeliyim?

Ne sarsıcı bir soru oldu bunu nasıl cevaplarım ki? Montessori, Waldorf, biri bana cevabı bulmamda yardımcı olabilir mi?



21 Şubat 2013 Perşembe

Sağlıklı çocuk yetiştirmek üzerine temel sorular

Ben de her anne gibi, sağlıklı, kendiyle barışık, dengeli bir çocuk yetiştirmek istiyorum. Bunun için okuyorum, bolca kitap yada internette çeşitli makaleler, tecrübe paylaşımları, uzman görüşleri vs. Bu hafta okuduğum iki yazı beni başka şeyler düşünmeye itti.

1.http://annelikilhami.blogspot.com/2013/02/0-3-yas-montessori-uygulamalar-semineri.html

Montessori uygulamaları üzerine bir seminere giden bir annenin notları

2.http://uzuncorap.com/2013/02/15/nisanyan-dawkins-ve-budizm/

Metin Solmaz 'dan bir değerlendirme

İlk yazıda yazıyı yazan anne eğitim sırasında kendi kendine eğitimde anlatılan uygulamaların hangilerini Montessori'den habersizken yapıp yapmadığını soruyor. Örneğin 0-6 ay arasında bebeğin etrafında aynalar olmalı diyen uygulamayı yapıp yapmadığını sorguluyor.

Montessori çok mantıklı uygulamalar öneriyor. 

İkinci yazıda ise Metin Solmaz dinlerden vs bahsederken Hindistan'da bir kasttan bahsediyor.  Cainistler diye canlı sevgisini pek önemseyen bir kastmış bu. Metin Solmaz'in aktardığına göre cainistler:


 "Geceleri bir ellerinde süpürge bir ellerinde fenerle gezerler. Bir taşa oturmaları gerekirse taşa fenerle bakıp süpürgeyle börtü böceği temizlerler. Ağızlarına bir bez parçası maskelediklerinden tanımak da kolaydır. Bu bez parçası nefes alıp verirken istemeden mahlukat yutmamak içindir."


Bu iki yazıyı kafamda birleştirince birşey fark ettim. Sağlıklı çocuk nedir? Hasta olmayan çocuk değil mi? Peki hastalık nedir ? Wikipedia'ya göre (http://tr.wikipedia.org/wiki/Hastal%C4%B1k) 


"Hastalık veya rahatsızlıkbeden veya zihinde meydana gelen, rahatsızlık, dert ve görev bozukluğuna yol açan belirli bir anormal duruma verilen isimdir. "


Bu anormallık kısmına takıldım. Kime göre ve neye göre anormal. Kültüre dayalı bir tanım değil mi? Örneğin bazılarımıza göre Cainistler anormal kabul edilebilir? Aramıza bir tanesi gelse takıntılı ve hasta olarak görülmez mi? Ağızlarında maske, ellerinde fener ve süpürge. Muhakkak bazıları böyle düşünecektir. Aynı düşünce biz Hindistan'a gittiğimizde bizim için de geçerli olabilir. Normalı ağızda maske ile dolaşmaksa biz dolaşmayanlar hastalıklı kabul edilir mi?  Peki Cainist bir bebek montessori yada waldorf ekolune göre yetiştirilebilir mi? Okuduğum kadarıyla muhakkak yetiştirilir, yetişen çocuğa gene de sağlıklı der miyiz? Ya da şöyle sorayım Cainist bebeği bu yöntemlerle yetiştirdik, kendi aklı ve tecrübesi ile maske ile gezmenin doğru olmadığını tecrübe etti ve  karar verdi. Bu durumda Cainist birey kendi kastında mutlu, dengeli bir yaşam sürebilecek mi?


Daha çok sorum var. Devam edeceğim...



Bir Cainist Rahip



18 Şubat 2013 Pazartesi

Bir bebek Aşcısı Haline Gelmek için Kanıtlamış 10 İpucu


1.      Tuzsuz : Tüm doktorlar tuzun böbreklere fazla yük bindirdiği konusunda hem fikirler. 2 yaşına kadar ne kadar az tuzlu yerse o kadar iyi. Çevrenizin  yapacağı “o tatsız tuzsuz çorbayı içer mi?” baskılarını lütfen kulak arkası edin, o zaten tuzun ne olduğunu bilmiyor, bilmediği bir şeyin eksikliğini hissetmeyecektir.


2.      Şekersiz : Erken yaşta şekerle tanışmak gelecekte diyabet ve obezite riskini artıyor. Dişleri erkenden çürütüyor. Gene doktorlar 2 yaşına kadar şeker yok diyor. Çocuklar şekerli gıdaları ne kadar geç tadarlarsa ileriki yaşlarda şekerin getirebileceği sağlık problemleriyle de o kadar geç tanışırlar.  Ayrıca uzmanlar 3 yaşından sonra da şekerli gıdalardan çocukları olabildiğince uzak tutmak ve çok zorlanılan durumlarda ise mutlaka bir sınır koymak gerektiğini söylüyorlar. Şekerli gıdalar yerine meyve şekerine yönelip  pekmez ve meyve kurusu verilebilir. Keklerde kuru meyveler veya pekmez kullanılabilir.  Hurmayı haşlayıp suyunu ve posasını kullanabilirsiniz. Hurma besin değeri açısından da çok zengindir.


3.      Baharatlar : Yemekleri tatlandırmak için baharatlar kullanabilirsiniz. Taze olduktan sonra her tür baharat verilebilir  ama katı gıdalara geçiş gibi baharat bir anda bol bol kullanılmamalı, mutfak alışkanlıklarınıza göre siz ne tüketiyorsanız bebeğinize de yedirmekte  bir sakınca yok. Hatta kimyon gaza çok iyi gelir, nane mideyi rahatlatır, kekiğin antioksidan etkisi fazladır, karabiber  iştah açıcıdır. Çok acı vermekten kaçınmak lazım. Malum popoda kötü pişiklere sebep olabilir.


4.      Taze : Taze gıda tüketmek çok önemli. 1 gün bile beklese yemeklerde üreyebilecek bakteriler, bebeğinizin vücut hacmi düşünüldüğünde onu kolayca hasta edebilir. Kendini çocukluğunuzdan hatırlarsınız,  hasta eden bir besin asla unutulmaz ve sevilmez


Mengenli mi acaba?
Bebek aşçısı derken çok tatlı bir  aşçı bebek çıktı. Orjinali:  http://www.yarismaca.com/isim/melda/foto/asci-bebek



5.      Katkısız ve İşlenmemiş: Uzun uzun yazmayacağım, artık herkes gıdalardaki katkı maddelerinin neler yaptığını biliyor. Katkısız ve işlenmemiş gıdalara yönelmek lazım.  Mümkünse kendiniz yapın, evde yapılan bebe bisküvisi, keki yada yoğurt tarifleri internette bolca bulunabilir. Tatlarının daha güzel olduğuna adım gibi eminim, tap tazecik evde yapılmış, kokusu eve sinmiş bir kek dışarıda satılan kekten her zaman daha lezzetlidir. 


6.      Mevsiminde yetişen ürünler: Kışın yetişen süngerimsi domates ile yazın yetişen domatesin tadı aynı olabilir mi? Bebeğiniz mevsiminde yetişen sebze ve meyvenin tadıyla büyüsün. Emin olun mevsiminde yetişen meyve ve sebze yeme alışkanlığı büyüdüğünde de çok işine yarayacak.


7.      Tek tek: Gıdaların tatları birbirine karışmasın.Tatlı, tuzlu ve yumurtanın birbirine karıştığı bulamaç halindeki bir kahvaltı yerine herşeyin tadını ayrı ayrı alabileceği bir kahvaltı çok daha iyidir. Bu gelecekteki yeme alışkanlıklarını da etkileyecektir.


8.      Alerjiye dikkat: Bebeklerde ve çocuklarda bulması en zor şeylerden biri besin alerjisi. Umarım kimsenin başına gelmez. Ama genel alerjik besinlerden (bal, yumurta akı, kivi, çilek gibi) 1 yaştan önce kesinlikle uzak durmak gerekir. Dediğim gibi hasta eden bir besin asla unutulmaz ve sevilmez



9.      Pütürük miktarında artış : Püre haline getirilmiş gıdalar yeme zevkini de zamanla öldürür. Oysa parmaklarla yenen makarna eğlencelidir, iştah artırıcıdır. El koordinasyonunu geliştirir.


10.   Eğlence :  Birlikte yemek yapın, yemek yerken ailecek sofraya oturun, muhabbetle, oyunla karışık bol bol eğlenmeye bakın…