9 Mayıs 2012 Çarşamba

Taze blogculuk ---

Valla ne diyordum ilk başta, her gün bir şeyler yazarım, içimden geldiğimce... Aman bir baktım son 1 ayda hiç birşey yazmamışım. Ne zormuş her gün yazmak? Şimdi daha iyi anlıyorum neden gazetelerdeki, köşe yazarlarına bu kadar para verildiğini... Yaz yaz gene yaz valla bravo.

Annelikle full time bloggerlik mümkün değilmiş zaten. Ben kızımın hep böyle uslu uslu bir köşede oturuup oyuncakları ile oynayacağını hayal etmiştim. Meğer ne yanılmışım. Gittikçe daha fazla hareket, gittikçe daha çabuk tükenen bir anne...Hele bunun daha başlangıç olduğunu düşünürsek vay halime...


Bebekler ve doğa

Geçen hafta hava şahaneydi 11 aylık kızımla çimlere yattık. O kadar mutluydu ki,  toprağa basmak, açık havada olmak, rüzgarı teninde hissetmek yüzünde güller açtırdı. Şimdi 11 aylık bebek bile bunu hissedebiliyorsa biz nasıl bu kadar soyutlarız kendimizi? Soyutlayamıyoruz ama herşeyi çarpıttığımız gibi bunu da çarpıtıyoruz.

Günümüzün şehirleşmiş ve çirkinleşmiş günlük yaşamında doğaya çok güzelleme var. Özellikle annelik literatüründe, "doğa" kutsal bir kelime. Doğada olmak, doğayla ilişik ebeveyn olmak, doğal beslenmek vs vs...Neredeyse "doğa" ayrı bir nesne.

Doğada olmak istiyoruz ama tüm şehir konforumuzla birlikte. Yani imkansızı istiyoruz.