29 Şubat 2012 Çarşamba

Kırmızı burunlar

Malum havalar bir öyle bir böyle.. Ortalıktada virüs, mirüs neyse onlardan dolu. Babamız gitmiş iş yerinden aldığı virüsü eve getirmiş. Bir gün yatabildi sadece. Hoop elinden hasta olma nazını niyazini aldık Bahar'la. Benim burun sanki bir çeşme aktıkça akıyor, sildikçe siliyorum. Derisi soyuldu. Bahar da ise o kadar sulu akıntı yok ama onda da burun tıkanıklığı, hırıltı, uykusuzluk, mızmızlık, iştahsızlık var. Hasta bebeği olan her yeni annenin keşfettiği ve keşfettiğine çok ama çok sevindiği şeyler var. Örneğin serum fizyolojik, örneğin otribebe denilen sümük çekme aparatı..Kim bulduysa ne şahane bir buluş yapmış öyle. Bir de tabiki ıhlamur sen ne güzel kokulu bir içeceksin. Aslında Bahar hala anne sütü aldığı için şanslıyız. Çok daha hafif geçiriyor. Anne hastalık yanında hastalığın antikorunu da veriyormuş bebeğine. Muhteşem bir mekanizma. Işın ilginç yani bu kodlama daha ben anne karnında bir hücre iken kodlanmış, aradan geçen 38 yıl sonra işlemeye başlıyor. Otribebe felan hikaye aslında asıl emziren annenin doğasına da övgü düzmek gerekiyor...



21 Şubat 2012 Salı

Evrimsel olarak

Kadınların evrimsel olarak erkeklere oranla daha gelişkin sosyal zekaları olduğunu düşünüyorum. Taa bebeklikten başlıyor bu ayrım. Sosyal sevimlilik, dile yatkınlık, sevgiyi dolaysız gösterme... Bunun kültürel olduğuna inanmıştım çok uzun yıllar. Ama her bebek öyle birbirinin aynı ki, kültürel olmasına imkan yok. Aynı yollardan geçiyorlar, Fransız bebek de önce Agu diyor, arap bebekte, İsveçli bebeğin de yemeği beğenmediğinde annenin suratına püskürtmesi aynı, Koreli bebeğinde... Herşey bu kadar aynıyken, kız bebeklerdeki kendini sevdirmeye yönelik cilve kesinlikle kültürden bağımsız...

Desmond Morris sevdiğim bir yazar. Ona göre bunun sebebi ormandan ovaya çıkan atalarımız, ovadaki etçillerle rekabet edebilmek için bir iş bölümü yapmışlar. Erkek iş birliği içinde ava giderken, fiziksel gelişimi de el ve dil becerisinden, fiziksel güce dönüşmüş. Kadın ise el, dil ve organizasyon yeteneğini geliştirerek bebekler ve çocuklar için büyümeye uygun ortamı sağlamışlar. Bunu bugün artık ovadan da ormandan da çok uzakta şehirde yaşarken oldukça net gözlemleyebiliyoruz. Kadın / anne aynı anda seksen işi bir arada yapabilirken, erkek / baba onca iyi niyetine rağmen çorba karıştırırken bir soruya bile cevap veremiyor.  Bu örnekleri çoğaltmak erkekleri kızdırabilir. Zira artık avlanmıyorlar ve yeteneklerinin kadınlarla karşılaştırılması pek de hoşlarına gitmiyor.

Kadın bir de tüm o organizasyon yeteneğinin arasına bakımlı olmayı da sıkıştırmış ya tebrik etmek lazım. Van müzesinde milattan önce 3000 yılına ait cımbız var. Kızım aynada kendini gördüğünde saçındaki tokasını düzeltmeye çalışıyor..Yani binlerce yıldır aynıyız...




20 Şubat 2012 Pazartesi

Dişler

Hamilelik ve emzirme döneminde dişler illaki zarar görüyor. Bebek anneden ihtiyacını illaki alıyor. Ama o kadar kalsiyum hapına, o kadar düzenli beslenmeye rağmen dişlerden, kemiklerden giden gidiyor. Ha birde tabi özellikle emzirme döneminde annelerimizin, kayın validelerimizin ağzımıza tıkıştırdığı kompostolar, şerbetleri tatlılar, çikolatalar...Hamilelik döneminde mide bulantısını bastırmak için hırsla çiğnediğimiz sakızlar... Tüm süreçte uykusuzluktan, yorgunluktan, eşekten düşmüş ruh halimizden dibe vurmuş bağışıklık sistemimiz... Bir de üzerine hamilelik ve emzirme döneminde diş doktoruna gidilmez deyip, ihmal ettiğimiz küçük çürükler, çatlaklar...Sonuç "her hamilelik bir diş kaybettirir"...

Gitti, gitti koskoca azı dişim gitti. Zaten kanal tedavisi yıllar önce yapılmıştı. Artık yapacak birşey yok dedi doktorum ve çok zor bir çekim süreci sonunda dişimin yerinde kocaman bir boşluk var. Ha bununla kalacak gibi de görünmüyor. İki dişime daha kanal tedavisi yapılacak, çekilen diş yerine ya implant ya köprü.

Tam da kızımın alttan iki tane dişi inci gibi parlarken, elimi ısırdığında harbiden acıtırken, elma, ekmek ne bulursa zevkle çiğneye çiğneye yemeye başlamışken...

Ama teknolojiye şükretmek lazım. Annem geçen sene pek acılı bir süreçten sonra tüm dişlerini implant yaptırdı. Artık sakız çiğneyebiliyor. Annemle kızım yeni dişleriyle mutlu anlayacağınız, darısı başıma...

16 Şubat 2012 Perşembe

Güzel haber...

Bir kız bebek daha geliyoooorr
En yakın arkadaşlarımdan biri 20 haftalık hamile. Bebiş cinsiyetini göstermiyordu. Sonunda göstermiş. Bir kız daha geliyor. Muhtemel doğum tarihi Haziran ortası, Bahar'la aralarında 1 yıl olacak. Çok sevindim.  Bizim olduğumuz gibi Bahar'la çok yakın arkadaş olurlar diye umuyoruz. Ayrıca mevsimleri uyduğu içi her türlü kılık kıyafet Bahar'dan ona devir olur. Zaten Bahar'a da Duru'dan devrolmuştu. Bebekler herkesin bildiği gibi çok çabuk büyüyorlar. Herkeste  bunu bile bile sürekli kıyafet getiriyor. Sadece 2 kere giydiği bir daha da giyemediği kıyafetleri gördükçe ne kadar üzülüyorum. Bu kadar tüketmek tam da onların geleceği için ne kötü...

Henüz isim arayışındalar. Bakalım yeni kızımız nasıl bir kız olacak? Bu tatlı merak... Geçen sene benim geçtiğim her adımdan şimdi arkadaşım geçiyor. Umarım sağlıkla kızını kucağına alır. Bahar'la birlikte kardeş kardeş büyür, güzel günler görürler...


13 Şubat 2012 Pazartesi

Başka bir beslenme biçimi mümkün!

Biz organik maddeleriz, çayırdaki otlar gibi, inekler gibi, hamam böceği gibi. Başka organik maddeleri yiyerek ve su içerek çalıştırıyoruz tüm organizmamızı. Ama artık Türkiye nüfusunun %70'i şehirlerde yaşıyor. Bu nüfus için birilerinin bol bol yiyecek madde üretmesi lazım değil mi? GDO'lu, hibrid tohumlu, fenni gübreli, hormonlu...
Dün bir arkadaşım ispanyadan gelen marul görmüş markette. Marul ya marul... 2 günde pörsüyen marul taaa kalkmış ispanyadan yola çıkmış, günlerce yolculuk etmiş, arkadaşımın marketine kadar...

Kendiniz için, çocuğunuz için iyi birşey yapın ve ithal hiçbir sebze yada meyveyi almayın. Yemeyin, yedirmeyin. Aç kalmak onları yemekten daha iyidir.  Bunu sadece kendiniz için değil, sürdürülebilir bir dünya için yapın. Yapın ki Şili'den kalkıp gelen üzüm, Şili'de kalsın. Buralara gelmek için ne o kadar enerji harcasın, ne Şili'li köylüyü  üzüm yetiştirmek için ormanlarını kesmeye zorlasın...Yapın ki Anadolu'nun canım kokulu üzümleri yok olmasın.

Güzellik, sağlık ne yediğimiz ve ne yemediğimizle ilgili... Başka bir beslenme biçimi mümkün!

1 Şubat 2012 Çarşamba

Kontrol

Annelik ruh hali annenin bebekliği ile yakından alakalı bence. Eğer çok yalnız / kırgın /sevgisiz bir bebeklik geçirmişsen o kadar saldırgan / baskıcı / bunaltıcı bir anne oluyorsun. Üstelik de bunu bir annenin o "herşeyin en iyisini çocuğum için ben bilirim" edaları ile yapıyorsun. Bebeğiniz kız ise bu sefer o kendi kızına sizin onun bebekliğinde açtığınız yaralarla evrilmiş bir ruh hali ile davranacak. Ben tüm bunların kötü olduğunu düşünmüyorum. İnsan milyonlarca yıldır bu gezegende yaşıyor ve biz ilk anneler değiliz. Hayatın akışı, insanları farklılaştırıyor.  Elbette her anne çocuğun için en en en iyisini istiyor. Onun mutlu, sağlıklı, huzurlu bir birey  olmasını istiyor. Bunun için çabalayıp duruyor. Ama biraz rahatlamak lazım. Kendimizin farkındaysak, bebeğimizle olan ilişkinin farkındaysak geri kalan faktörleri kontrol etme şansımız yok. Benim son zamanlarda annelerde gördüğüm en büyük sıkıntı bu çok kasıyoruz çook. Biraz rahat baksak daha kolay olacak herşey.

Hava durumunu kontrol etmek mümkün mü?
Bu bahsettiğim fazla önemseme ve kasma hali her an her yerde geçerli. Bugün otobüste bir kadın gördüm. Muhtemelen Japon, bir turist. Dışarıda kar tipi donduruyor her yeri. Kendisi inmeden önce beresini taktı, sonra da yaklaşık 10 dakika aynasını çıkartıp beresinin önünden çıkan saçlarını düzeltti. Bakımlı olmak için yapılan şahane bir hareket, kesinlikle takdir ediyorum. Ama gereksiz  buluyorum. Aynı durakta birlikte otobüsten indik. 30 sn içinde rüzgarla saçları karman çorman oldu.  Yazık oldu onca çabaya...Annelik kasmasıyla aynı durum bence, kontrol edemediğin hava durumu...