Okulsuz büyümek iknaya zorlamayan ama kesinlikle ikan eden bir kitap |
İsminden de anlaşılacağı üzere 2 çocuğunu okula göndermeden büyüten bir çiftin ebeveynlik öyküsü. Doğruyu yaptığına dair bir ikna çabası olmayan, doğa işe bağ kurmak ve yaşarken öğrenmek gibi şajane kavramlardan bahseden bir kitap. Önsözündeki şu cümle beni çarpan:
"Çünkü biliyorum ki benim çocuklarım koca bir dünyada sonsuz ihtimalleri kovalamak yerine nerede olurlarsa olsunlar ellerinin altındaki dünyada doyuma ulaşabilecekler"
Sonsuz ihtimaller dünyasını yaşıyoruz. Çocuklarımızın erişebilecekleri ne kadar çok olanak var. Daha fazlasına erişmeleri için anne baba olarak ne kadar da fazla özveride bulunuyoruz. Sevmediğimiz şehirlerde, sevmediğimiz işlerde, sevmediğimiz insanlarla yaşıyoruz. Hepsi daha fazla imkanı olan çocuklar yetiştirmek için. Hep kendi çocukluğumuzla kıyaslıyoruz, bizim imkanlarımız daha azdı, onların şunları da olsun bunlarıda diye diye...Ben kasetlerle büyüdüm, benim gibiler gibi kasetleri atamıyorum. Son taşınmamızda kasetlerin olduğu kutuyu taşıyan arkadaşım bana kızmıştı, "Bunların hepsi küçük bir USB'ye sığabiliyor biliyorsun değil mi ? " diye. Kızım şu anda bir masaüstü bilgisayarında dünyada bugüne kadar kaydedilmiş tüm şarkıları saklayabilir. İnternette zaten erişimi var biliyorum ama somutlaştırmak için söylüyorum. Bu sonsuzluk kadar büyük arşivde hangi şarkıları dinleyecek? Hangisinden hoşalancağını nasıl bilecek? Kızımın sonsuz şarkılar içinde ne seveceğini bilemeden oradan oraya savrulması yerine, gerçekten bağ kurduğu çok daha az sayıda şarkı ile daha mutlu olacağını düşünüyorum. Bunu nasıl sağlarım ? Bu konuda düşüneceğim. Önerilere de açığım :)